kesin yanlışlardan kalkıp belirsiz doğrulara uzanan
uçmaktan habersiz çaylak yüreğin
konup göçen bir sahradan diğerine
bu, bir olmayıştan geldiğindir
kusursuz yalanlardan geçip ucube gerçeklere ulaşan
hesaptan habersiz çakal aklın
yanıp kavrulan bir seraptan diğerine
bu, bir kayboluşa gittiğindir
sen bir menzile yetişmekte olduğunu sanırsın
oysa çifte zirvelerin derin vadisinde
ayağı kendinden çelmeli mahşer halkından bir ziyaretçisin
sıyrılıp geçerim sandığın bu yabancı ülke
hızlandıkça ayağına başka türlü dolanan o çatallı bahçedir
senden büyüktür, senden önce
nice koçyiğit sermiştir yere, senden yavuz
önüne gerilir, ardımda bıraktım dedikçe
peşini bırakmaz, geriye dönmedikçe
umudun bulanığından çaresizliğin berrağında mı ayıldın
kendi sıcağından uyuşur elin
duymaz çıktığını iki kaşın ara serinliğine
bu, o çatallı bahçede doğduğundur
gündüzün karasından gecenin beyazına mı saklandın
kendi ışığından kamaşır gözün
sezmez vardığını bir ulu çınarın gölgesine
bu, o çatallı bahçede öldüğündür
aldanma ki değilsin hesapsız uçacak
sadakat ve ihanetindir
senden sonraya kalacak
Serinleyenler