Mütedeyyin Muhafazakarların İktidarını Desteklemek için Hayatta Ne Yapmamış Olmak Gerek?

children-playing-at-a-playground

Memleketimizde mütedeyyin muhafazakar olmak hususi kabiliyet istemez, havasına suyuna öyle karıştırmışızdır ki yedi iklim öteden gelen ecnebiye dahi bulaşabilir. Lakin bu taun-i müstevliye uğramış olmak bile marazi bir iktidarı desteklemeye az gelir. İlaveten büyük marifet erbabı olmak icap eder, yani ki hayatta bir nice çile çekmiş olmak lazımdır. Eh, aralarında büyüdüğümüz, lokma paylaştığımız, dar zamanda kapısına sığındığımız bu meşakkat ehline empati yapmazsak vefasızlık etmiş oluruz. Buyrunuz hep beraber anlamaya çalışalım göz göre göre gelen kasırgaya kendini meltem niyetine bırakabilmenin şartnamesini…

I. “Yetmez ama evet” diyebilmek için hayatta ne yapmamış olmak gerek?

1. Mahallenin aynı zamanda bakkalı da olan imamın bayramlarda tezgah altından sattığı çatapat ve mantarları ucuca ekleyip sokaklara neşe salarken biraz sonra aynı imam tarafından “gidin başka yerde patlatın lan ne patlatıyorsanız” diye kovalanmamış olmak…

2. Müzik takımını televizyona çıkarmaya heves eden idarenin gayretiyle sabahın ayazında yola düşürülüp akşamın köründe döndürülmemiş, bütün gün aynı zibidi bando kıyafetine sıkıştırılmamış, öğle arasının sessizce uzamasını şerre yormamış, gide gide gidilen yerin radyo binası olduğunu görünce öğretmenin hayal kırıklığı utanca dönüşmesin diye burnunu çeke çeke nota basmamış olmak…

3. Üniversitenin daha birinci sınıfında, çeyrek ekmek arası elli gram peynir parasını zor buluyorken beşyüz kilometre ötedeki üç yıldız otel konaklamalı bilimsel toplantıya gidebilmek için sınıftan para toplamamış, dönüşte toplanan paranın karşılığı bütün sınıfa kongreyi anlatmamış olmak…

4. Zorunlu din dersi hocasının sıra numarasıyla dikte ettirdiği soru-cevap cümlelerini bir güzel ezberlemişken sözlüye kaldırılınca soruyu cümlelerden değil de sıra numaralarından soran hocanın gelmişine geçmişine saydırmamış olmak…

5. Tam servis karşılayacakken voleybol sahasının yola bitişen köşesindeki kaldırım taşına takılıp sağ kolu dirsekten yardırmamış olmak…

6. Keserim topunuzu diyen mendebur komşunun bahçesine kaçan topu almak için duvarın üstünden atlamamış, yeni ekilmiş marullara basmamış, mendeburdan sağlam bir fırça, pederden de adamakıllı sopa yememiş olmak…

7. Bütün sene boyunca okullar kapandıktan sonra deniz kıyısında çadır kampı hayalleri kurmuşken kendini bir anda Kuran kursunda bulmamış olmak…

8. Kabası devam eden inşaatın duvar tuğlası örülmemiş kolonların arasında, zemin suyu henüz çekilmediği için güzelce buz tutmuş temel çukurunun üstünde, mahallenin veletleriyle köşe kapmaca oynarken kendi köşesindeki buzun aniden kırılmasıyla ‘buz gibi’ suyun tadına kıçıyla da bakmamış olmak.

9. Karasu’nun dalgasıyla Kaputaş’ın dalgasını ölçmemiş olmak…

10. Prustanca aldığı hafta samarko bırakmamış, limakinin ağzını masatın çatlağına kaptırmamış, mastarakinin suyunu değiştirmeyi unutmamış, danalyayla pense işi yapmamış, köseleyi japon gibi piyantaya kalkışmamış, falçatayı başparmağın ayasına daldırmamış olmak…

II. “Gezi’yi ilk üç gün ben de destekledim ama …” diyebilmek için hayatta ne yapmamış olmak gerek?

1. Pazar sabahları soba yakma işi kardeşinin üstüne kalmasın diye karda buzda pijamayla sokağın başına çıkıp akşamdan kalan külü çöp fıçısına boşaltmamış, alt katın merdiven boşluğuna yığılı kömürü baltanın tersiyle kırmamış, kovayla yetinmeyip huniyi de bir güzel doldurup yukarıya taşımamış olmak…

2. Arkadaşlardan kavga dövüş borç alıp manitayla önce pastaneye sonra sinemaya gitmemiş, çıkışta kalan son birkaç kuruşu yol parası olsun diye çaktırmadan dolmuş şoförünün gömlek cebine sıkıştırmamış olmak…

3. Anadol’un motoru öksürdüğü zaman sigara paketinin iç kağıdından alüminyum zarı sıyırıp platinle meksefe arasına yerleştirmemiş olmak…

4. Kız öğrencilere düşük not verme gibi dahiyane bir asılma taktiği uygulayan arsız lise hocasına haddini bildirmek için sınıfın dereceye kasan elemanlarıyla bir olup dönem sonu sınavından hep beraber sıfır çekmemiş, hocanın sigaya çekilmesine yol açmamış olmak…

5. Yüzmeye gidiyorum diyerek evden güç bela günübirlik izin kopardıktan sonra sahilde bikinili manitaları görünce aklı başından gitmemiş, eve üç gün sonra dönmemiş, sonraki üç yılın bütün gezme tozma kredilerini tek seferde tüketmemiş olmak…

6. Dere kenarından kestiği sazdan yaptığı uçurtmanın ipi kopunca hava kararıncaya dek peşinden gitmemiş olmak…

7. Balık tutmaktan dönerken bisiklete fazla abanmaktan zincirini kırıp yolun geri kalan on kilometresini abisinin omzuna asılarak tamamlamamış olmak…

8. Son dakikaya kadar gölden çıkmadığı için kurulanmaya fırsat bulamadan atladığı trenin penceresinden ıslak kafayla beline kadar dışarı sarkmamış, sesiyle trenin sirenini bastırmaya yarışmamış, ömür boyu çekeceği sinüziti haytalığına borçlanmamış olmak…

9. Hıdırellez ateşinin en canlı, en yüksek olduğu anda atlamamış, kaşı kirpiği alevlere hediye etmemiş olmak…

10. Kaderin rast getirmemesi yüzünden yirmi yıl hiç görüşemediği arkadaşıyla yirmi yıl sonraki ilk karşılaşmada sanki az önce okul bahçesinde basket döndürmüş gibi biraya çökmemiş,  ağır maço masadaki en gıcır yavruyu bir zamanlar aynı manitaya vuruldukları hikayesiyle yine iki koldan araklamaya çalışmamış olmak…

III. “Çalıyorlar ama çalışıyorlar” diyebilmek için hayatta ne yapmamış olmak gerek?

1. İkinci sınıf bir adaptasyonla üçüncü sınıf bir tiyatroda kötü oyunculuk ve kötü rejiyle sahnelenmiş çoğu öz-Türkçe, azı orta-İtalyanca bir operanın dört perdesinin dördünü de sonuna dek izlememiş olmak…

2.  Pederin ömrü boyunca her akşam “ah bizim dükkan arada değil de köşede olacaktı ki” sızlanışında dükkanı duyup ‘ah’ı duymamış olmak…

3. Sokakta simit satmaya özenmemiş, simitçi fırınının kuyruğunda kendinden iri çocuklarla dalaşmamış, hava karardıktan sonra satamadığı simitleri yarı fiyatına indirmemiş olmak…

4. Misket oynarken gazoz kapağını biraz öne biraz arkaya dikerek hile yapanlara ses çıkarmamış, ses çıkaranlara arka çıkmamış olmak…

5. Yurtta yan odadan bir pişirimlik çay almaya gelenlere “vallah taze bitti gardaş, olsa da beraber içsek” dedikten hemen sonra önceden zulaya attığı kuru çayı hatırlayınca çayı demleyip yan odaya ikram etmemiş olmak…

6. Okeyde kahvenin gediklisine denk geldiğinde felek yarattı demeden taşlamamış olmak…

7. Ulus bodrum kat kebapçının yarım tepsi halis künefesi Kızılay düz ayak girişin kaşık boy çanağının yarı fiyatıyken Kızılay’da bahşiş vermekten Ulus’ta ise kuruş bırakmamaktan utanmamış olmak…

8. Ramazan’da gün içinde kapatıp iftarda ve sahurda servis açan köftecilerin bir aylık rızıklarından ne eksildiğini hesaplamamış, eksiği tamamlamak için ramazan boyunca fazladan birkaç iftar-sahuru köftecide etmemiş olmak…

9. Haylazlığı yüzünden afili bisikleti elinden alınmış şımarık komşu veledi kendi hışır bisikletine tebelleş olduğunda, sabredip, velet bisikletine yeniden kavuşunca bahaneyle bir turluğuna alıp geri getirirken lastiklerin havasını indirerek rövanş almamış olmak…

10. Çarşıkapı’da baba selamıyla mal aldığı kavafın ısmarladığı pilav üstü iskenderin tadını, Uzunçarşı’da çırak haftalığıyla gömdüğü ıslamada bulamamış olmak…

Ekrem Düzen

Yorumlayınız:

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: